Küba Devrimi'nin liderlerinden Che Guevara'nın Çerkez kökenli
olduğu iddia ediliyor...
Küba'da bir
Çerkez: Che
Çerkezler, Ruslar'ın soykırımına uğradıklarını iddia
ederek, bunu uluslararası arenaya taşıdı. Che Guevara'nın Çerkez kökenli
olduğu iddiası ise Kafkas Kartalları'nın tarihindeki ilginç bir ayrıntı.
Çerkezler,
savaşlarda ve sürgünde Ruslar'ın kültürlerine soykırım uyguladığını iddia
ederek, bunu Avrupa Parlamentosu'na taşıdı. Bu amaçla önce 1 Temmuz 2006'da
Rusya Federasyonu'nda Duma'ya başvuruldu. Ardından 11 Ekim 2006'da Avrupa
Parlamentosu'na yapılan müracaatta, Rusya'nın gerçekleştirdiği soykırımın
tanınması istendi. Türkiye, Rusya, Ürdün, Suriye, Almanya, Belçika, İsrail,
Amerika ve Kanada'daki 20 Çerkez derneği, Kafkas Savaşı sırasında Rusya'nın
sadece ele geçirdiği topraklarla yetinmeyip, buradaki yerli halkı da yok
etme amacı güttüğünü iddia etti.
Karadeniz'e Gönderildiler
Başvuruda tarihi ve kültürel geçmişlerini anlatan
Çerkezler, 18. Yüzyıl'ın ikinci yarısında Rus İmparatorluğu'nun yayılmacı
politikasının, Çerkez halkı için etkileri halen devam eden ulusal bir
trajedi olduğunu belirtti. Ruslar'ın topraklarını gasbettiğini, bütün
köyleri yaktığını, kadın, çocuk, yaşlı demeden toplu katliamlar
gerçekleştirdiğini öne süren Çerkezler, zorunlu göç için Karadeniz
kıyılarına gönderilen binlerce kişinin, açlık ve hastalıklardan öldüğünü
ifade etti. Bugün Rusya Federasyonu'nun 4 bölgesinde 700 bin kadar Çerkez
bulunduğunu vurgulayan Çerkezler, 3 milyondan fazla Çerkez'in de
anayurtlarının dışındaki 50 ayrı ülkede yaşadıklarını, yapay olarak meydana
getirilen bu ayrılığın ise kültürlerini ve dillerini yitirmelerine neden
olduğunu öne sürüyor. Çerkezler, Aralık 1948'de Birleşmiş Milletler
tarafından kabul edilen soykırım suçu ve cezalandırılması ile ilgili tavsiye
kararına ve gerçeklere dayanarak, 18. Yüzyıl'ın sonundan 20. Yüzyıl'a kadar
Çerkez halkına uygulanan soykırımın kabul edilmesini istiyor.
Abhaz- Bask Akrabalığı
Bu arada, Avrupa'da birçok kültürün Çerkez
soyundan geldiğine inanılır. Büyük bölümü İspanya sınırları içinde kalan,
bir kısmı İtalya, bir kısmı da Fransa toprakları üzerinde bulunan
Baskonya'da yaşayan Basklar'ın, Çerkezler'in Abhaz boyu içinde yer alan
Bashağlar'ın soyundan geldiği düşünülür. Buna en büyük kanıt olarak da Bask
dilinin Abhazca'yla büyük benzerliği gösterilir. 2 dilde birçok ortak kelime
vardır. Abhazca'daki "oğlu" anlamına gelen "ba", Baskça'da "bebek" anlamına
gelir. Brittanica Ansiklopedisi, Bask dilinin Kafkas diliyle ilgili ve aynı
aileden olduğunu yazar. Basklar'ın çoğunluğu antropolojik tip olarak
Abhazlar'a benzer. Sarışın ve açık renk gözlüdür. Basklar da Kafkaslar gibi
ormandaki büyük meşe ağacın altında toplanıp sorunlarını tartışırlardı.
Yunan bilimadamı Sokrat da Kafkas halkları ile Basklar'ın aynı soydan
olduklarını yazmıştır.
Çerkez Che!
Yazar Aydın Osman Erkan da Basklar'ın ırk ve dil
olarak Abhazlar'la akraba olduğunu öne sürer. General İsmail Bekok da
Tarihte Kafkasya adlı kitabında Basklar'ın Abhaz halkı ile aynı soydan
geldiklerini anlatarak, bunlara Kafkasya'da hala "Baskheg" diye hitap
edildiğini belirtir. Basklar'ın yaşadığı Pirene Dağları ve sorunları da
Kafkasya'ya benzer. Bölgedeki 600 binden fazla Basklı'nın yanı sıra Uruguay
ve Arjantin gibi Latin Amerika ülkelerinde yaşayan Basklar da var. Bazı
Çerkezler, annesi Basklı olan Güney Amerika'nın efsanevi lideri Che
Guevara'yı da bu nedenle Çerkez kabul eder ve onun gerilla savaşındaki
becerilerini de Çerkez olmasına bağlar. Bazı tarihçiler, üzerindeki
uygarlıkla birlikte battığına inanılan Atlantis ile Kafkasya ve Basklar
arasında da bağ kurar. Birçok araştırmacıya göre, Atlantis Atlas
Okyanusu'nda değil Akdeniz'de veya Ege'de, bazı araştırmacılara göre ise
Kafkasya'daydı. Avrupa'nın en yüksek dağları Pireneler, Alpler ve Kafkas
Dağları'dır. Bu teze göre, Atlantis battığında kurtulanlar da bu dağlarda
yaşayanlardır. Çerkezler arasında, en küçük bir köydeki en cahil bir ihtiyar
kadına kadar kızdıkları zaman söylenen bir söz vardır. "Tha ham hitug
ou vieh." Yani "Allah seni o batan adaya sürsün". Kafkasya sahillerinde hiç
ada yoktur ve bu söz çok eski bir deyiştir. Hatta dağ köylerinde denizden
yüzlerce kilometre uzakta, deniz görmemişler arasında da kullanılmaktadır.
Onur konuğu
Çerkezler'in yaşadığı
Osmaniye, Mehmetbeyli, Maraş, Pınarbaşı, Kayseri, Sivas, Şarkışla, Tokat,
Turhal, Erbaa ve Samsun hattından Karadeniz'e ulaşan Prens Ali ve
arkadaşları, 25 Eylül'de Samsun'dan feribotla Kafkasya'ya geçip Soçi
Limanı'na indi. Yürüyüşün amacının Çerkezler'in kültürünü tanıtmak ve tüm
insanlar arasında kardeşlik bağını güçlendirmek olduğunu açıklayan Prens
Ali, Türkiye'de ve Kafkasya'da büyük ilgi gördü. Prens Ali'nin atlı
yürüyüşü, belgesel film haline de getirildi. Daha önce birkaç kez
Kafkasya'ya giden Prens Ali, yürüyüşten 3 yıl önce de Maykop'ta toplanan
Dünya Çerkez Birliği Genel Kurulu'na "Onur Konuğu" olarak katılmıştı. Zaman
zaman Türkiye'ye de gelen 31 yaşındaki Prens Ali, Çerkez derneklerinin
davetlerine ve gecelerine de katılıyor.
Nejdet ÇOKAN |